Enver Seyidoğlu sınıfa giriyor. “Merhaba arkadaşlar, hoş geldiniz.” diyor ve kendisini tanıtıyor. Sıra öğrencilere geliyor.
Büşra: İsmim Büşra Ünsal. Gazi Üniversitesi Çorum İlahiy...
Enver Bey: Biraz yüksek sesle lütfen.
Büşra: İsmim Büşra Ünsal. Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi mezunuyum.
Enver Bey: Kursa geliş amacınız nedir?
Büşra: Daha önce radyo programcılığı yapmıştım. Radyoculuğa dönmek istiyorum. Bu yüzden kendimi daha çok geliştirmek için geldim.
Sonraki günler...
Pratik için Enver Bey Büşra ve Seda’yı sahneye alıyor. Onları motive etmeye çalışıyor. Büşra’nın heyecandan dizleri titriyor. Kalbinin “güm güm” sesini kulağının dibinde duyuyor.
Büşra sesini yüksek kullanmıyor. Enver Bey Büşra konuştuğunda onun taklidini yapıyor. Sadece dudaklar kıpırdıyor; ses duyulmuyor. Sonraki günlerde bir metin okutuyor Enver Bey sırayla tüm öğrencilere. Büşra okuduğunda Enver Bey hayretler içinde soruyor, “Sesine ne yaptın? Kuvvetlendirici bir şeyler mi içtin?”
Büşra: Hayır, sadece yüksek sesle pratik yaptım hocam.
Büşra her kurs gününü iple çekiyor. İş stresini attığı kahkahalarla gülebildiği bir mekan orası onun için. Kendine güveninin arttığı bir yer.
Birinci seviye kursunun son günü. Büşra sesini daha kuvvetli kullanıyor artık. Hoca Büşra’ya, “Büşra, her zaman böyle konuş olur mu?” Büşra artık kendisine daha çok güveniyor. İkinci seviyeyi iple çekiyor.
İkinci seviye
Artık metin okumak yok. Pratik üzerine yoğunlaşılıyor. Büşra kelimelere kişilik kazandırmayı öğrendi. Diliyle söylediklerini gözleri ve mimikleri yalanlamıyor. Sözleri, gözleri ve mimikleri birbirini destekleyen bir bütünlük arz ediyor.
Üçüncü seviye
İkinci seviyenin ardından üç ay geçmiştir. Aradaki bu üç ay Büşra’nın, hayatının en büyük hüsranlarını yaşadığı dönemdir. İşten ayrılmak zorunda kalır. Hep istediği Radyo 7’ye başvurur. Sonuç olumsuzdur. Büşra şaşkın, Büşra üzgün.
Olumsuzluklar bu kadarıyla sınırlı değil. Hayatının diğer yönleriyle yaşadığı yıkımlar da cabası. Büşra kendini yaylım ateşi içinde hissediyor. Bu sıkıntılı dönemde tam 7 kilo vermiştir. Ayağa kalkabilmek için içindeki güce sarılıyor. Her şeye rağmen hayat devam ediyor çünkü. Yaşamak zorunda o da. Ayağa kalkmak zorunda. Onu yaşamaya iten tek sebep inancı. Bir hamleyle kalkıyor ayağa. Artık geçmişe dönüp bakmak yok. Hayatına yeni bir düzen vermesi gerekiyor. Radyo 7 olmayınca radyoculuktan vazgeçmeye karar vermişti. Ama bu doğru değil. İdeallerimize sahip çıkmamızı söyleyen kendisi değil miydi? Başkalarına verdiği nasihatları hatırlama sırası kendindeydi şimdi. Başka bir radyo olabilir diye düşünüp Radyo Çağ’a başvuruyor. Sonuç olumlu. İki yıl aradan sonra çok sevdiği mikrofonla tekrar buluşuyor. Radyoculuğunun ilk günlerindeki kasetleri çıkarıyor arşivinden. Şimdikiyle kıyaslıyor. Aradaki fark bariz. Kelimelerin telaffuzu daha doğru artık. Her şey yerli yerine daha çok oturuyor.
Üçüncü seviye başlıyor. İlk ders çok eğlenceli. Aradan geçen üç ay boyunca hiç bu kadar gülmediğini eğlenmediğini anlıyor. Sahneye çıkmaktan korkmuyor. Bir konuşmaya başladığında bacakları titremiyor. Sesini karşısındakine duyuramama sorunu da yok artık. Diksiyonuna ve kendine güveni artık daha fazla. Fonetik ve diksiyon kursu Büşra’ya çok şey kazandırdı. Güzel konuşmak sanattır. Büşra bu sanatın içinde artık.
Teşekkürler hocam, sizi tanıdığım için mutluyum. Üstat Kayahan’ın dediği gibi “Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz.” Tekrar görüşmek dileğiyle...
BÜŞRA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder